LADING

Milli Düşünce Gazetesi Sayı-3

Bizi geri bırakan İslâm mı?

“İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki,
Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı.” (Ziya Paşa)

İslam terakkiye manidir ve Müslümanların geçmişleriyle övünmelerine hiçbir lüzum yoktur der Renan, Sorbonne Üniversitesi’nde verdiği meşhur “İslam ve Bilim” konferansında.

Avrupa’da din ve kiliseye karşı meydan okuyan Renan, ünlü konuşmasında İslam’ı ve onun müntesiplerini hedef almıştır. Bu konuda temel fikriyatı şudur: “İslam ve Araplar bilim ve felsefenin gelişmesine engel olmuşlar ve onu boğmuşlardır!” Bu tez, batıcı fikir akımına mensup aydınlara büyük bir destek sunarken, Müslüman aydınları da içinden çıkılması zor bir savunma psikolojisine itmiştir. Kimileri de bu tezlerin tesirinde kalarak aşağılık duygusuna kapılmış, bazıları da taklitçilik hastalığına tutulmuştur.

İşte, o gün bu gündür ne zaman Müslümanlar kendi aralarında, din ve bilim hakkında bir tartışma yapsa “İslam ilerlemeye mâni değildir!” şeklinde bir savunmaya kalkmaktadırlar. Keşke bu savunma, bir cevap bir karşı koyma refleksini harekete geçirebilseydi. Birçok aydın Batı’ya karşı cevap verme endişesi ile hareket ederken bir kısmı İslami değerlerinden şüphe etmeye başlamıştır. Zamanında kendi bilim ve düşünce tarihimizi araştırmaya yönelselerdi bu duruma düşülmeye bilirdi. Ne yazık ki bilim tarihimizin temel soru ve sorunları hala ortadadır ve bugün hala bu sorunlara cevap verecek bilgi birikimine ve entelektüel müktesebata sahip olduğumuz noktasında maalesef endişeler yaşıyoruz.

Bilim ve felsefenin gelişme sürecine Batı ve Doğunun katkısını zikrettikten sonra itiraf etmemiz gerekir ki, İslam dünyasında orta çağdan itibaren ekonomik ve sosyal hayatta durağanlık başlamış ve Rabbimizin Necm Suresi 39. ayette biz kullarına ” Ve gerçek şu ki, insan için çalışmasından başka bir şey yoktur…” Ayeti kerimesinde uyarıda bulunduğu gibi maalesef bilimin bayraktarlığı avcumuzdan kayarak Batı’nın eline geçmiştir.

Renan’ın söz konusu konferansta söylediği bazı sözler, başta Cemaleddin Afgani olmak üzere kimi Müslümanaydınları tesir altında bırakmıştır. Afgani, bu konferanstan hemen sonra Le Monde gazetesinde yayınlanan bir mektubunda, Renan’a bazı eleştiriler yöneltmiş, o da bunun üzerine cevap olarak yine aynı gazeteye bir açıklama göndermiştir.

Renan bu açıklamada konferanstaki düşüncelerini tekrarladıktan sonra şöyle diyor:” Ben bütün Müslümanlar cahildir, cahil kalacaklardır demedim; İslamiyet’in ilme büyük engeller çıkardığını, idaresi altında bulunan ülkelerde beş-altı asırdan beri ilmi yok ettiğini söyledim. Müslümanlar, Müslümanlığa dayanarak kalkınamazlar. Müslümanlığın zayıflaması sayesinde kalkınabilirler. İslamiyet’in ilk kurbanları Müslümanlardır. Müslümanı dininden kurtarmak, ona yapılabilecek en büyük iyiliktir.” (*Hilmi Yavuz- İslam’ın Zihin Tarihi- Sayfa 134) Bu iddiaların oryantalist hurafeler olduğunu biliyoruz, ancak Batı’yı aşma fikri henüz İslam dünyasında ortaya çıkmadığı için bu iddialar cevapsız kalmıştır.

Ernest Renan’ın bu konuda dile getirdiği iddiaların da etkisiyle 19. yüzyılın son çeyreğinde ‘mâni-i terakki’, Batı’yı nasıl geçeriz meselesi tüm İslâm coğrafyasında yankı uyandırmıştır. İlerlemeye engel olan hususları bulmak sadece devleti kurtarmanın hal çarelerini aramış olan Osmanlı münevverine mahsus mazide kalan bir mesele olmakla kalmamış, geçmişten günümüze yaşadığımız coğrafyada birçok kalem erbabı mütefekkir ve akademisyen de aynı konuda çeşitli mülahazalarda bulunmuştur.

Milli Düşünce olarak elinizde bulunan son sayımızda; bizi derinden sarsmaya devam eden ve benliğimizi sürekli sızlatan bu eski yaramıza bir nebze de olsa merhem olması temennisiyle yayımladığımız gazetemiz vesilesi ile Alemi İslam’ın nice masum garip, yetim, yoksul ve aciz müminlerinin feryadı figan ettiği bu zor günlerde Yüce Mevla’mızdan tüm dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa vermesini niyaz ediyoruz.
Not: Ernest Renan Fransız papaz okullarında okumuş, İslam’a karşı önyargıları olan fikir adamıdır.

Mustafa Şatıroğlu

Comments are closed here.